BELEDİYE BAŞKANININ KİM OLDUĞU ÖNEMLİ Mİ?

Özellikle Dörtyol’da siyaset öyle bir hal almış durumda ki, kim kiminle beraber kim kime çalışıyor, o kadar gündem oluşturacak iddia var ki, şeytan efendim sizsiniz diye saygı duyuyor.

Ama son dönemde siyaset nedir bilmeyen isimlerin oyunlarla siyaset sahnesinde olduklarını ve Belediye Meclis Üyeliği kapabilmek için kırk takla attıklarını görüyoruz.

Sırf gündem de kalabilmek adına tehditler, şantajlar, oyunlar ve bulunmadıkları makamın sahibi gibi kendini gösterenler, karışan olmadığından ne yapıyorsunuz denmediğinden meydan bizim diye bol bol sahnede senaryosuz film sergiliyorlar.

Bunun dışında Belediye başkan Adaylığı için de herkes birilerinin kuyusunu kazmanın peşinde ve tabi ki Dörtyol’da siyasetin yüzü pek değişmediğinden herkes birilerinin dosyasını açığını bulmak için büyük uğraş veriyorlar.

Ayrıca son dönemde yer alan iddialar arasında belli grupların sırf istemediği kişilere zarar vermek adına kadınlarla işbirliği yaptığı ve müstehcen görüntüler elde edebilmek adına büyük uğraş verdikleri söylentileri ortalıkta geziyor. Bu hareketi kendine yakıştıran kadına elbette söyleyecek sözümüz yok. Her ne kadar bu tarz insanlarla hem cins olmaktan utanç duysam da; Allah yardımcıları olsun. Günahlarını affettirip Allah’ın yardımını alabilirlerse.

Bir şehrin yönetiminde ve hizmetlerde büyük önem arz eden Belediye başkanlığı ve Belediye meclis Üyeliği konusunda bu kadar oyunla seçtiğimiz belediye Başkanının kim olduğu pek de önemli değil. Çünkü tüm bu oyunları kuranlara sesini çıkarmayan bizler ve yetki sahipleri sustukça bunlar her zaman kazanacak. İşlerine gelmeyeni kadınla, oyunla, dosyayla susturacak, istedikleri kişileri de o koltuğa oturtacaklar.

Peki siyaset hangi ara bu kadar basitleşti diye sorsam kimsenin haberi bile olmadı, kendilerini bir anda bu kadar basit siyasetin içinde buluverdiler. Ben bunları yazdım ya şimdi suçluyum çünkü sesimi kesip oturmam gerek. Siyaset camiasındaki birçok kişi bunları bilir ama sesini çıkarmaz. Bana dokunmasınlar, benim çıkarım zarar görmesin de gerisi pek de önemli değildir.

Belediye başkan Adaylarının ve Belediye Meclis Üyelerinin kriteri yok, taşıması gereken bir özellik yok, ahlaklı olması gerekmiyor. Güzel oyun kurabiliyorsa, inandırıcı iftira atabiliyorsa, güzel fatura kesebiliyor veya kestirebiliyorsa değmeyin keyfine, ilk sıra onun olacak.

Şimdi biz sandığa gideceğiz oy vereceğiz. A veya B şahsını seçeceğiz ve diyeceğiz ki benim Belediye Başkanım. Benim liderim bunu uygun görmüş, o ne derse o diyeceğiz ve kendimizi kandırmaya devam edeceğiz.

Neden mi?

Çünkü O Belediye Başkan Adayını ne biz ne de liderler belirlemeyecek. Burada düzeni kurup işleten grup istediği kişinin karşısında olanları saf dışı bırakacak ve istediği kişiyi pamuklara sarıp, sütten çıkmış ak kaşık şeklinde Genel Merkeze sunacak ve Genel merkez ise elindeki verilere göre bu adam iyiymiş diye sizin önünüze bir aday koyacak. Bizlerde gidip liderimiz uygun gördü diye, vatandaşlık görevi diye oy vereceğiz.

Sonrası mı sonrası ise beş yıl yine kahve ve mahalle dedikodularında faturalar rüşvetler dosyalar konuşulacak hizmet olmayacak ve sizin burada ki su sorununuzu uğruna oy verdiğiniz Genel merkez görmeyecek duymayacak, keyfine bakacak sizler de burada elektrik yok su yok, yollar bozuk diye bağıracaksınız.

Ama yine söylüyorum ben bunları yazdığım için kötüyüm, ancak bunu yapanlar dindar alim, kapalı hanım hanımcık, hoca, hafız, dini imanı kimseye vermez, çok güzel vaaz verir, Kur’an-ı Kerim’i ellerinden düşürmez, Cuma mesajlarını kaçırmazlar, cenaze düğün her yerde sizin yanınızdalar ama ben kötüyüm.

Şimdi bir iftirada bana atarlar susayım diye, hatta iftira şekli bulmak için zorlanmazlar da, kendi yaptıkları işlerde baş rol oyuncusu olurum iş biter.

Onlar yapar ama dürüst insanlar yapmış gibi gösterirler. Unutmayın boş tenekeden çok ses çıkar. Kim makamlar için çok ses çıkarıyorsa inanın onlar boştur ve söyleyecek söz yoktur. Çünkü onların kalpleri mühürlüdür ve ne söyleseniz kar etmeyeceklerdir. (Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerde tanımı yapılan MÜNAFIK misali) Düşüp kalktıkları da kendileri gibidir.

Bizler yine de Allah’tan hayırlısını dileyerek yolumuza devam edelim.

Yeni bir köşe yazısında buluşmak üzere hoşça kalın…